2.11.2008

abdal ve aptal hakkında

Aslında abdala malum olan aptalın masumiyetidir. Aptal ise bir şey bilemediği gibi, ona hiçbir şey malum da olmaz. Dolayısıyla bilemediği için lanetlenmez ve masumluğundan hiçbir şey yitirmez aptal. Abdallar ise iki türdür: Abdallar ve sözüm ona abdallar. İlk tür abdal, bildikleri halde günahkâr olmayanlardır; çünkü onlara gerçekten bazı şeyler malum olmaktadır ve onlar hep iyi ahlaklıdırlar. İkinci tür abdallar, yani sözüm ona abdallar ise masum günahkârlardır ve günahlarını zekâlarıyla gerekçelendirirler. Sözüm ona abdallara sözüm ona malum olan şeyler vardır. Örneğin Alfred Nobel sözüm ona abdal’lardandır. Dinamiti dünyaya sunmuştur ve dünyada silah sanayinin kurulmasının öncülüğünü yapmıştır. Dinamiti bulmadan önce, ona sözüm ona malum olan ise şu cümlelerdedir : “… O kadar korkunç bir katliam aracı bulmalı ki insanlar korku ve korunma içgüdüsüyle barışı seçsin” Nobel, sözüm ona abdallardan olduğu için, buluşunu ya da günahını zekâsıyla gerekçelendirmiştir. Yani Nobel’in günahı boynuna değil, dünyayadır (çünkü günah varsa dünyada vardır) Dolayısıyla dünyada barış için çalışanlar, her yıl İsveç’in Nobel’ine (Nobel Ödülü’ne) layık görülür ve savaşın/dinamitin hâsılatıyla ödüllendirilirler.

O gün (1901) bu gündür (2008) Nobel’i kimin alacağı abdala malum olmadan bilinebilmektedir. Örneğin 2006 yılında Nobel’i alan Orhan Pamuk sözüm ona abdallardandır. Pamuk’un 2006 Nobel’ini alacağı şu cümlelerinden sonra sözüm ona malum olmuştur ona: “Türkiye’de otuz bin Kürt ve bir milyon Ermeni öldürüldü”, “Benden başka hemen hiç kimse cesaret edip konuşamıyor.” (6 Şubat 2005, Das Magasin, İsviçre) Tabi Pamuk’un masum günahkârlığı biraz görecelidir; Pamuk, Türkiye Cumhuriyeti’nde yaşayan çoğu kimse için sadece günahkârken, Avrupa Birliği ve birlikçileri için sadece masumdur, doğrucu Davut’tur. İroni işte tam buradadır; AB için masum olan Pamuk, masumiyetini aptallığından değil (çünkü aptal değildir) sözüm ona abdallığından alır. Dahası, Benim Adım Kırmızı’nın 23. sayfasında yazdığı gibi eline cinayet işleme fırsatı geçirdiği için kendini masumda zannedemez.

Tabi Pamuk’a biraz pozitif(!) bakmakta lazım, bilginin yoldan çıkardığını, aslında çoğu bilenin masum günahkârlar olduğunu düşünerek… Pamuk zaten Nobel ödüllerinin kimlere ve neden verildiğini bildiği için (bilerek konuştuğu için), masum bir günahkârdır ve Nobel’de zaten herkes barış içinde yaşasın diye dinamiti bulmuştur. Nobel’de masum bir günahkârdır Pamuk gibi. Yani masum günahkârlar bu bağlamda da aptal değildir, abdalda değillerdir yalnız.

Aslında abdala malum olan, sözüm ona abdalların sözüm ona masumiyetlerinin günah olduğudur. Yalnızca aptallar mı masumdur bilmiyorum; bildiğim sözüm ona masumların aptal olduğudur.

Hiç yorum yok: